Genel SÖzler
* Dört şey verilene dört şey harâm olmaz:
1-Duâya koyulan icâbetten,
2-tövbeye başarı ihsan edilen kabûlden,
3-istiğfara yöneltilen bağışlanmaktan,
4-şükretmeye fırsat ilhâm edilen, nîmetin ziyâde olmasından mahrûm kal-
maz.
Bunu da Allâh'ın Kitabı gerçeklemektedir. Yüce ve Ulu Allâh
buyurur ki: "Dua edin, icâbet
edeyim size." (XL, Mü'min, 60)
"Kötülük eden, yahut nefsine
zulümde bulunan, sonra istiğfar ederse
Allâh'a, Allâh'ı suçları örtücü ve inananlara acıyıcı olarak bulur."
(IV,Nisâ';110)
Şükür hakkında da "..şükrederseniz
nîmeti çoğaltırım size"
buyurmuştur. (XIV, İbrâhim A.M, 7)
Tövbe hakkında da "Tövbe,
ancak bilgisizlikle kötülük edip sonra
hemen tövbe edenlerden kabûl edilir. Onlardır Allâh'ın, tövbelerini
kabûl ettiği kişiler ve, Allâh herşeyi bilir, hüküm ve hikmet
sâhibidir" buyurmuştur. (IV,
Nisâ', 17)
* Halka istemediği, hoşlanmadığı şeyleri söyleyen kişi
hakkında
halk da, bilmediği şeyleri söyler.
* İnsanın değeri, himmetincedir; gerçekliği,
adamlığıncadır; erli-
ği, yaptığı kötülükten utancı kadardır; temizliği ve nâmusu da kıs-
kançlığı derecesindedir.
* Üst olmak, ihtiyâta riâyetle olur. İhtiyata
riâyet, düşünüp ta-
şınmakla mümkündür, düşünüp taşınmak da sırları gizlemekle olur.
* Yüce kişinin, aç kalınca, aşağılık
kişinin, karnı doyunca saldı-
rısından korkun.
* İhtiyacı olan şeyi elde edememek, ehli
olmayandan istemekten
daha iyidir.
* Her sayılı şey biter; her beklenen gelip
çatar.
* İki iş arasında ne kadar da uzaklık var; İş
var ki, tadı gider, ve-
bâli kalır; iş var ki, zahmeti geçer, sevâbı kalır.
* Birbirine aykırı olarak çağrılan iki yolun
biri, mutlaka sapık-
lık yoludur.
* İleri gidişin meyvası pişmanlıktır.
İhtiyatın meyvası selâmet.
* Korku ümitsizliğe eş olmuştur; utanç mahrumiyete. Fırsat
bulut gibi geçip gider; hayırlı fırsatları elde etmeye çalışın.
* Allâh'a râzı olmak ne güzel eş dosttur; bilgisiyse büyük
bir mi-
ras. Edeplere riâyet, boyuna yenilenen elbisedir, düşünceyse saf
bir ayna.
* Cimrilik ayıptır; korkaklık noksan. Yoksulluk, delil getirmede
aklı dilsiz eder; yokluğa düşen, şehrinde garib olur gider. Âciz kal-
mak âfettir; sabır yiğitlik. Çekinmek zenginliktir; sakınmak kalkan.
* Akıldan daha faydalı mal, kendini beğenmekten daha korkunç
yalnızlık, tedbir gibi akıl,
takvâ gibi kerem, güzel huy gibi eş dost, edep gibi miras, başarı gibi kılavuz, iyi
işlerde bulunmak gibi alış-veriş , sevap gibi kâr, şüpheli şeylerde durup
çekinmek gibi
sakınmak, haramdan kaçınmak gibi zahitlik, düşünmek gibi bilgi, farzları yerine
getirmek
gibi ibâdet, utanmak ve sabretmek gibi iman, gönül alçaklığı gibi soy sop, bilgi
gibi
yücelik, hilim gibi üstünlük, danışmak gibi arka yoktur.
* Ölç, biç, sonra kes; düşün, taşın, sonra
söyle; anla, bil, sonra yap.
* Ya söyleyen, irşâd eden bilgin ol, ya dinleyen,
belleyen kesil;
üçüncüsü olmaktan sakın.
* Söyleyene bakma, söylenene bak.
Amelsiz sevap dileyen, yaysız ok atmaya kalkan kişiye benzer.
Tevhid, Allah'ı vehmine göre tavsîf etmemek ( vasıflandırmamak ),
Adaletse Allah'ı hikmet ve adalete zıt şeylerle töhmetlememektir.
Şüphe de dört direk üstünde durur:
Batıl üzere savaşmak, korkmak, işkile düşmek, sapıklığa teslîm olmak.
Savaşmayı adet edinenin gecesi sabah olmaz,
Korkanın önündeki ardına düşer.
Şüphe yolunda yelip yortanı o şüphe, şeytanların ayakları altına atar:
dünya tehlikeleri yüzünden sapıklığa teslîm olansa dünyada da helak olur, ahirette
de.
. İnsanlar, dünyalarını düzene sokmak içîn dinlerine ait bir şeyi terkettiler mi Allah onları ondan daha zararlı birşeye uğratır.
. Farzlara zarar veren Nafilelerle (Allaha) yakınlık olamaz.
. Sizi İslama öylesine birı nisbetle mensup sayayım ki,
benden önce kimse böyle bir nisbeti söylememiştir:
İslam teslîm oluştur; teslîm oluş yakiyndir; yakıyn gerçeklemektir;
gerçeklemek ikrardır; ikrar emre uymaktır;
emre uymaksa o emirleri yerine getirmektir.
Yaradanın büyüklüğü, yaratılanı gözünde küçültür.
Namaz,
her temiz kişinin Tanrı'ya yaklaşmasıdır.
Hac, her zayıfın savaşıdır.
Herşeyin zekatı vardır; bedenin zekatı da oruçtur.
Kadının savaşıysa kocasıyle iyi geçinmesidir.